2 Haziran 2014 Pazartesi

kobay ben

 
 Adı Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birine gidiyorum. Ama içinde yarısından fazlası gereksiz yer kaplıyor. İstatistik falan diyolar eline tutuşturuyorlar bi anket. Hadi bakalım doldur. İçinden yine mi ya allah belanızı versin diyorsun. Ama dışından ah canım tabi oluyor.  Çünkü  adam bi kere tanıdık. Onu geç onun tanıdığı işine yarıyor, onu da geç aklına vereceği final soruları geliyor.  Suratında koca bi sırıtışla alıyorsun. Ashlında o da farkında kalem oynatmak istemediğini ama nezaket kuralları işte. Sonra eh aldık bi kere diyip başlıyorsun. Ama bu kadarda olmaz. 6 sayfa 7 sayfa anket mi olur? 100 soru. Yüz bitmek bilmeyen soru. Sanki kendisi bunu çözemiş gibi getirip verdiği şeye bak. İnsan bi düşünür ben bunu çözer miyim diye.  On soru sonunda oflama yirmiden sonra yanındakinin cevaplarını aynen geçirme elliden sonra rast gele çözme. Bide hocalar var. Bilmem nemin anketi, bilmem ne hocanız gönderdi. Daha beteri bi araştırma yapıyorum bana yardımcı olurmusunuzla başlayıp, araştırmaya katılan her öğrenciye finalde ek yirmi puanla devam edip, sonunda katılmayan herkes kalıra kadar gidiyor. Sonra bilemem ne testi bilmem ne bişeyi testine girip çıkıyorsun. Beynini dikkatini bilmem neni ivik divik ediyorlar. Anlayacağınız gazetedeki Amerikada üniverste öğrencileri üzerinde yapılan bir deneye göre olayının Türk versiyonlarını yaşıyoruz. Meğer zavallılar baya çekmiş.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder