6 Eylül 2016 Salı

roller coaster gibisin güzelim


Aman bu kız yazsın öldük meraktan başına neler geldi demiyorsunuz biliyorum. Mail atanlar nankör bu kız diyor farkındayım. Özet geçelim o zaman. Ülkenin durumu karışıkken içimden yazmak gelmedi. Bir de yazmak yerine oturup anlamaya çalışmaktan fırsatımda olmadı. Tarzan`ın sonu nasıl bitti bilmiyorum. Malum gecede Hostes, kardeşi ve benimkiler sinemadaydık. Şimdi böyle suratımda garip heh tebessümüyle yazıyorum ama filme girdiğim ülkeyle çıktığım ülke birbirinden farklıydı. Filmin ikinci yarısında Hostes`in İtalya`dan sevgilisi aradı ona bile saçmalamış İtalyan basını dedim. Babam eve gelin çabuk diye azarladı, filmi bırakıyorum boş yere diye söylendim, video gördüm inanmadım. Çünkü benim için o kadar imkansızdı. Taksicinin telefonda askerdeki oğlu için endişelendiği konuşmayı duyduğumda inandım. Eve gelip TRT spikerini gördüğümde ise telefon alarmım ne zaman çalacak diye çok baktım. Bu kadar çok bilimkurgu okursam ayaküstü hayal bile görürüm dedim ama nafileymiş. Bizim ailenin elinde ya neşter var ya silah. Mühendistir, öğretmendir iğneyle arar sanatı bulunmaz Hint kumaşı sayarsın. Meslek paletimiz oldukça dardır hani. Gördüklerimin şaka olup olmadığını anlamak için ilk dayımı aradım. Yıllar sonra ilk defa tatile çıkan adamın dünyadan haberi yok. Kendi sorumluluğundakiler bir bok yemesin diye geri dönemeye çalışıyor bir yandan da bizim polis olan küçük dayı için endişeleniyor. Bizim komiser ne yazık ki çok tehlikeli bir bölgede bir de. Kuzenlerimden havacı olanlar birkaç gün öncesinde tatile yollanmış ne hikmetse ki dedemin cenazesine zor yollayıp hemen geri çağıran adamlar tarafından. Uyuz`la babam birbirine girdi bir anda. Uyuz`un kız arkadaşı İngiliz ve karşıda oturuyor. Kız deli gibi korkmuş telefonda ağlıyor Uyuz gitmek için arabanın anahtarını istiyor. Uyuz "Annem orda kalsa onu bırakır mıydın? Hayatında böyle şeyler görmedi o, korkuyor. Ya darbe olursa ne olacak, ona ne yapacaklar" diye bağırıyor. Sanki biz her gün darbe gördük. "Aşığım ona gerekirse yürürüm" dedi çarptı kapıyı çıktı. Annem fenalaştı babam kötü zaten. Anahtarı uzattı “Koş yetiştir” dedi babam sonunda. Plaj terliklerimle arkasından koştum. 3 dakikalık fark yüzünden koca caddeyi endişeyle koştum, telefona bile bakmıyordu. Onu bulduktan sonra etrafıma baktığımda millet bankamatiklerde sıraya girmiş, bazısı market bakkal büfede, tekele girmeyecekler tekelde bir şeyler alıyor. Makarna dolu poşetli bir amca koşturuyor. Babamı ardım “bizde bir şey alalım mı” dedim bir paket sigara istedi. Ciddiyim. Ağzını bir kere bozmayan adam “bir bok yapamazlar” dedi telefonu kapattı. Köprüde ateş açılıyor dediler korktum bir şey olcak kardeşime diye. Saat başı iyiyim mesajı attı. Tpemizden geçen uçak seslerinden bahsetmek bile istemiyorum. Yatağa gidip gözlerimi sımsıkı kapatıp uyanmayı beklemek istedim. Hayatımın en korkunç gecelerinden birini yaşadım herkes gibi. Çok boktan bir temmuz ayı geçirdim. Atatürk`deki patlamada Hostes için endişelendim, nöbetten yeni gelen annem Uyuz`u aldı hastaneye geri döndü ki Uyuz daha sona yaklaşmamış tıp öğrencisi. Bayram dönüşü katıldığımız şehit cenazesinden bahsetmek bile istemiyorum. Annesi, ağlayışları Allah kimseye göstermesin. Tüm bunların üzerine ne yazacak halim kaldı ne okuyacak. Kendimi kapattım yapabileceğim en iyi şeyi yapıp daha çok çalıştım. Gece gündüz çalışma işini abartıp uyumak dışında hiçbir şey yapmaya vakit bulamadım. Mail kutumu bile bugün kontrol ettim. Sosyal medyadan zaten tamamen uzak durdum, haberlere sadece göz ucuyla baktım. Vurdum duymazlıktan derseniz deyin ama görmek istemedim. Hayatta olmaz dediğim şeyler oldu. İlk bir kaç gün bolca bunu yapanlara yaratıcı beddualar bulmaya adamışken kendimi psikopatlığa geçiş sürecimden temizlenmek için en iyisi uzak durmamdı. Sadece lisede Uyuz`un peşinde koşan özel okulları, Sidikli`yi okuldan soğutan tipleri hayalinden vaz geçip mühendis olmasına sebep olan adamları takip ettim. Ve bir sürü iyikili cümle kurdum. İyi ki babam özel okul karşıtı bir adamdı ki Anadolu liselerinden mezun olup gelişen tüm notların yüz olacaklara aldanmadık. İyi ki aklım vardı da kendim okudum araya aracılar koyup cennetten arsa almaya kalkmadık hiç. Cidden güzel bir ülkemiz var, güzel bir dünyamız. Savaş, açlık, güç çatışmaları olmasın, ırklardan milletlerden vazgeçilsin, insan olmak hatta canlı olmak yetsin, vize gibi saçmalıklar olmasın istiyorum. Koca bir dünya ve elimizle yaptığımız saçma sınırlar. Sanırım ütopya istiyorum kendime. Sivrisinek bile öldüremeyen insandan başka ne bekliyorsunuz ki. Tüm bunlar yazmama sebeplerimdi. Özel hayatımda yaşadığım kayıplar, millet olarak yaşadıklarımız bana fazla ağır geldi. Niyetim bunları boş vermek yazmamaktı ama sanırım yazıp rahatlamak istedim. Bu yüzden ricam bu yazıya hiç yorum yapmayın. Bırakın böyle kalsın. Hem tazelenmiş tatil dönüşü eğlenceli ruhumu söz birkaç saate geri çağıracağım.


Merak edene: Uyuz`un sevgilisi kısa süreliğine ülkesine geri döndü. Okul için geri geldi gerçi. Eh kızın ablası zaten bir Türkle evlendi. Ailecek bizim ülkeye mecbur alışacaklar. Sizinkiler ne durumda derseniz bizde tutuklama falan yok. Bu kadar iğrenç bir şeyi yapan tanıdığım kimse olmadığı içinde açıkçası seviniyorum.  Gerçi bizde şu destanla alınan yanlışlık oldu ile salıverilenler vardı. Ülkede zaten roller coaster gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder