25 Ocak 2017 Çarşamba

cesur ve özgür olanlar sever


Tenimde hissettiğim rüzgar ve güneçle uyandığım yaz sabahlarını seviyorum.
Sidikli ile Uyuz`a pankek yapmayı, ben yaparken onların sabırsızca beklemelerini seviyorum.
Ailecek yapılan kahvaltıları seviyorum.
Annem ve Sidikli ile dedikodu eşliğinde içilen Türk kahvesini seviyorum.
Babamın dizine yatmayı seviyorum.
Canım sıkıldığında anneme sarılmayı seviyorum.
Sidikli ile yatakta kıkırdaşmayı bazen sessizce sadece sarılıp yatmamızı seviyorum.
Uyuz`un canım sıkkınken beni çileden çıkartmasını ona kum torbası muamelesi yapmasını seviyorum.
Uyuz`un limonlu soda içmem diye tutturduğumda saat kaç olursa olsun çilekli soda aramaya gitmesini seviyorum.
Kız günlerini, gecelerini seviyorum.
Kitapçıda saatlerce takılmayı seviyorum.
Uyuz`un seçtiği filmlere Sidikli ile birlikte bok atmayı seviyorum.
Üçümüzün gittiği tiyatro oyunlarını seviyorum. (Oyunda iş olmasa da bazen birlikte olduğumuz için seviyorum.)
Yazın ailecek yapılan tatillerde annemle babamın güneş batımını izlemek için bizi başlarından savmalarını seviyorum.
O tatillerde sahilde yapılan koşu yarışlarını seviyorum.
Tek başıma güneşin doğuşunu izledikten sonra yüzmeyi seviyorum.
Sidikli ile badminton oynamayı, Avukat Kızla ve Yüzücü ile koşmayı seviyorum.
İş çıkışı kızlarla kahve içmeyi seviyorum.
Uyuz ile okuduğumuz bir kitap hakkında tartışmayı, bir konu hakkında iddialaşmayı seviyorum.
Annemin öperek uyandırmasını seviyorum.
Babamın “Tombiş Kızım” diye beni sevmesini seviyorum.
Joker`in bana Kurbağa demesini seviyorum.
Joker ile playstation oynamayı seviyorum.
Joker gülerken ona bakmayı seviyorum, çalışırken onu seyretmeyi seviyorum.
Geçirdiğim kötü bir günün sonunda kafamı kaldırıp gökyüzüne bakmayı seviyorum.
Nefes almayı ve gülümsemeyi seviyorum.

Okuyana not: Sevmek için büyük şaşalı şeylere ihtiyacımız olduğunu düşünmedim hiçbir zaman. Başkaları için anlamı olmayan, küçük şeyler ben severken çok havalı geliyor. Sizin neler sevdiğiniz merak ediyorum. 

17 Ocak 2017 Salı

ölürsem parasız kalsın 18742169685 gün evlenemesin


Adam kadını çok sever. Yanından beş dakika ayrılmak istemez. Kadın ailesini görmeye gitmek istediğinde, adam işleri dolayısıyla kadına eşlik edemeyecek diye gitsin istemez. Ona çiçekler alır, özel günleri kaçırmaz, sık sık sevdiğini söyler. Gittiği her yerde eşlik eder. Eh bu kez işi var diye eşlik edemez. Kadın ailesini ziyarete gider adam her gün arar, onu özlediğini söyler. Kadın ölür. Adam yıkılır, ağlar sızlar. Kocaman olmuş üç çocuğuna daha sıkı sarılır. Sonra bir gün benim yengemin telefonu çalar. Ardından ağladığı biricik arkadaşının o delicesine aşık kocasından haber vardır. Adam çok aşıktı, ayrılmak istemezdi, yirmi yıl ilk günden son güne kadar sevmişti ve kadının kırkı çıkmadan düğün yapmaya kalkan yine aynı adamdan. Adam seviyordu, aşıktı falan ya hani yine sevecekti canım. Ama kırk gün beklemek bide fazla gelmişti sanırım adama ki çat diye evlenme kararı alıp, uygulamaya soyunmuş. Yengemde dönüp arkadaşlarına gün parasını 300 liraya çıkartma teklifinde bulunur. Annemi arar olanı anlatır ve erkeği parasız bırakmanın en iyisi olduğuna dair nutuk atar kapatır. Annem bütün gün eve de ölmesi halinde babamın kaç gün bekleyeceğini düşünüp durur. Bense sanırım bir kez daha aşka olan inancımı kaybettim. 

5 Ocak 2017 Perşembe

tabutuma çivimi kalbime masajını yaparım


Neşemi kaybedince yeni yıl yazısı bile kasvet doldu. İçim kararınca tüm o karanlığı üzerinize salmak istemedim. Noel Baba ile de zaten aram çok iyi değil. O yüzden kendime küçük istekler koydum hep. Bu yıl ki hedefim biten keçeli kalemlerim yerine bir paket almaktı ki aldım. Bu yıl hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum. Çalışmayı seviyorum ama ben gezmeyi de seviyorum. Kendimi bu yıl alanımda daha iyi olmak istiyorken kendime iki adet uçak bileti aldım. İki günde bir şehir az çok biter felsefesi ile hareket ettim. Hayat fazlasıyla kısayken kendimi, hayallerimi ertelemeyi bırakıyorum İşmiş güçmüş yaktım gemileri hak ediyorum bu performansa. Kendime bir seyahat bloğu açmaya karar verdim. Gittiğim hoşlandığım yerleri yazmak istiyorum. Bu yaz işaret dili kesinlikle öğreneceğim kafaya koydum. Yaz içinde Sidikli ile bir yurt dışı planımız var ama hedef Avrupa değil Asya. Pastacılık kursu gibi bir şeyler düşünüyorum. Ve en önemli kararın buraya yazmadığım için fark edilmeyen bu ölü toprağımdan bıktım. Ruhum çalınmış gibi. O eki beni o kadar çok özledim ki. Beni sınırlayan, yargılayan herkesten her şeyden sıyrılmaya karar verdim. Bir yıldır etrafımdaki herkes beni olmayan kalıplara sokuşturmaya çalışırken izin verdim. Onlar beni tabutuma koydu ben çivimi çaktım. Buraya yazmak en çok sevdiğim şeyken, burda kendimi dinlerken kendi sesimi kıstım. Yazarken fark ettiğim karşıma çıkan beni yabani otlarla kapatmışım. Ama şunu bir kez daha hatırladım, hayatta yaptıklarımız sonsuzlukta yankılanır. Benim sonsuzluğumun imzası ruhum. Kendimi buz kalıbına sokmak başıma gelen beni oluşturan her iyi ve kötü yaşantıma, güldüğüm ağladığım her güne haksızlık. Sizleriniz planınız ne bilmiyorum ama benim planım o insandan vazgeçmeyen, umudunu yitirmemiş, hayattan zevk alan o kıza kalp masajı yapmak.